Z Raporu Gün 4

ÇEMBERIN DIŞI

Tonguç Yorgun

6/18/20252 min read

two gray pencils on yellow surface
two gray pencils on yellow surface

Ölüm Allah'ın emri; ayrılık olmasaydı. İşte size köylüleri öldürmek için bir neden daha sunuyorum. Çünkü ayrılıktır insana yazılan bulutlardan bu yana. Bir bahçeden çıkıp geldiğim bu dünya harap olmuş bir Basra'dır hep. Gözler verdiler bana, keskince gören. Kulaklarım duymanın en yüksek katından çığlıklar işitiyorlar. Derim çekiliyor ışıltılı çatapatlar karşısında. Burnuma gelen yanmış et kokuları oyuncakların rengini soldurmasa da artık kurşun askerlerle hoş değil başım. Bir ceylan ürpertisiyle karşılıyorum peronlara yaklaşan trenleri, hükmünü diz bağlarımda icra eden bir tedirginlikle çıkıyorum basamaklardan. Ve kaygılı bir yaşam düşüyor omuzlarıma çatı katlarında sürüp giden eğlence akşamlarından.

Halbuki göz kapaklarında gökyüzünü taşıyan derin bir sudur şimdi şehir. Hiçten açılan sözler, denizinde kaybolur. Dalsam çıkarsam derinlerinden desem; 'vurgun' diye köşeli bir ses gelir alnımın ta orta yerinden. Caddeler boş. Sokaklarda yürüyen kalabalıktan eser yok. Banklar, şezlonglar, lokanta sandalyeleri, dükkan önü esnaf tabureleri boşluğu taşıyorlar üzerlerinde. Lunaparktaki çocuk sesi de kesildiğine göre artık; kasaba yazgısına kavuştu. Atlı karıncanın başında sıramı beklerken aklımdan geçiyor: Bu hayat zincirlerle kaimse; eflatun rengi gömleklerimi çıkarmalıyım. Ve annemin sesinden bile şüphe edeceksem eğer; mağaramın kapısını tümden kapatmalıyım.

Şimdi bütün bunlardan sonra bana söyleyin: İnciler ancak kuyumcu raflarında mı güzel dersiniz? Yoksa siz de inanır mısınız Karac'oğlan'ın yalanlarına? Kelsen mi haklı yoksa Schmitt mi? Sizce melal hangi renktedir? Ne dersiniz; hayret mi yakar insanın içini daha çok nefret mi? Barut kokusunun kan kokusunu bastırması nedendir? Ve son olarak; göğsümdeki bu ağrı kalbimin hangi yanından sızıyor? 

Evet. Açtım ellerimi bulutlara, ölüm dileniyorum yağmurlardan. Bir soru, bir cevap ve hep, bir kanlı bıçak.