Düşünmek İnsan Olmak İçin Yeterli Midir?

DENEMEFELSEFE

Dilek Özcan

6/4/20253 min read

İnsan, “Biyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir varlıktır.” diye genellenen bir tanımı olsa da daha fazlasına sahiptir. Sadece düşünen varlık olarak nitelemek de yeterli olmamalı. İnsan düşündüğünü eyleme geçirebiliyorsa varlığı anlam kazanır. Aktif bir varlık olarak birey eylemleriyle var olur. Eylem, bireyin yaşamını ve yaşayışını var eder. Çünkü insanın hayata, çevresine ve kendine yön verebilmesi için temel edimi eylemdir.¹ Eylem sadece yürümek, konuşmak, bir işe gitmek, oyun oynamak, yemek yemek gibi algılanmamalı. Düşündüğünü ortaya koymak, bir amaç uğruna çaba göstermek, toplumsal kavramları yönetmek, yeni bir beceri ya da bilgi öğrenmek de eylem kategorisindedir.

Öğrenme yeteneği, diğerlerinin davranış ve tepkilerine duyarlılığı ile toplumsal normlara uyum göstermesi insanın toplumsal yanına anlam kazandıran özellikleridir.² Her ne kadar insan biricik ve kendine özgü düşünme yapısına sahip olsa da düşüncelerini etkileyen ve biçim kazandıran toplumsal bir aidiyet de söz konusudur. Bununla birlikte bireyin de yaşadığı toplumu eylemleriyle etkilediği, kelebek etkisiyle kitleleri bile değiştirebildiğini düşünmek çok da yanlış olmayacaktır. Toplumdan bireye düşünsel etki, bireyden topluma fiili etki yoluyla çift yönlü akışa sahip olan düşünme ve eylem, bireysel ve toplumsal varlığı oluşturarak sosyolojinin ve ideolojinin şekillenmesini sağlar.

Weber’in de benimsediği, sosyolojide anlayıcı/yorumlayıcı paradigma olarak bilinen yaklaşımda, birey, özgür iradesiyle bireysel ve toplumsal dünyasını şekillendiren bir varlık olarak görülür. Bu yaklaşımda, birey asıldır çünkü doğaya veya topluma dair ne varsa her şey birey bilincinde anlam ve değer kazanır.³ O zaman meselenin özünde “birey olan insan” vardır; kendi kararlarını alabilen, seçim yapabilen, muhakeme edebilen, hisseden, konuşan, var olan ve yaşatan, savunan… Günümüzde “birey” olma kişisel gelişimdeki “özgürlük” kavramıyla anımsansa da özünde ‘birey’ toplumsal sorumluluklarının farkında olarak kendini geliştiren ve gerçekleştiren kişidir. Felsefe, bu açıdan kişiye bireyleşme konusunda ayna olur.

Felsefe tarihine bakıldığında; felsefe, sistemli ve istikrarlı bir düşünme eylemi olarak karşımıza çıkar. Bu düşünme süreci içerisinde felsefenin işaret ettiği ya da ele aldığı gerçek aynı olmasına rağmen gerçeği ele alış tarzı farklılaşır. Çünkü konuya bakış her zaman bireysellik gösterir. Felsefe bazen Heidegger’in dediği gibi dünyanın betimlenmesi, varlığın anlamıyla ilgili soru sorulması demekken; bazen de Deleuze’ün dediği gibi kavram oluşturma, keşfetme ve üretmeyi içeren bir disiplin olarak tanımlanır.⁴ Felsefi eylem de dil ve düşünme ile var olur. Felsefe, düşünen bireyin ürünü olduğuna göre bir söylemdir. Eylem ya da tavır olarak felsefi söylem, bir tür iç monologdur. Bu monolog sırasında, soruyu soran da cevabı veren de bireydir. Soru ve yanıt bakımından her felsefi söylem bir bütünlük oluşturur. Bu durumda soru sormak felsefi bir eylemken cevap vermek ya da cevap aramak da felsefi bir eylem olarak ortaya çıkar.⁵ Eylem aynı zamanda bireyin varoluş mücadelesidir. Bu mücadele hem kendisi hem de yaşadığı toplum için gereklidir.

Hangi açıdan bakarsak bakalım sadece düşünme, bireyleşmiş insan olmak için yeterli olmayacaktır. İnsan düşünmekten daha fazlasına sahiptir ve sahip olmak zorundadır. Bunun için de daha çok okuması, araştırması, yazması, harekete geçmesi gerekir. Kısaca, insan düşündüğü kadar eylemde de olmalıdır. Eylem de bireyleştirir.

Dilek Özcan

İstanbul, 2025

Kaynakça:
  1. Sadıkoğlu, Z.Z. (2018) Toplumsal Eylem ve Değişme: Talcott Parsons’ın Düşüncesi Üzerinden Bir Okuma, Sosyoloji Araştırmaları Dergisi / Journal of Sociological Research, Cilt 24, Sayı 3,s. 1.

  2. a.g.e. s. 7.

  3. Biçer, B-Şanlı,O. Edt. (2023) Sosyal, İnsan ve İdari Bilimlerde Güncel Yaklaşımlar, İzmir: Duvar Yayınları: Türkkan, Z.“Mikro Sosyolojide Toplumsal Eylem Yaklaşımları”, s. 1077.

  4. Doğru, S.G. (2018). Felsefi Bir Eylem Olarak Yazmak. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, s. 2

  5. a.g.e. s. 3.